İki gelecek senaryosu
Elbette gelecekle ilgili öngörü yapmak çok zor, yani burada yazılanlara şüpheyle bakmanızı ve sorgulamanızı tavsiye ediyorum. Fakat bilin ki yazdıklarım hayal gücümün ürünleri değil, bazı net trendlerin analizi ve uzmanların yorumlarının harmanlanmasıyla ortaya çıkan veriye dayalı tahminler.

Son birkaç yazımızda yapay zekâ ile ilgili temel konulardan oldukça özet şekilde bahsettik.
Bu yazıda bana en çok sorulan sorulardan birinden bahsetmek istiyorum: “Bizi nasıl bir gelecek bekliyor?”.
Bu soruyu kısa, orta ve uzun vadede gördüğüm riskler ve fırsatlarla cevaplamak istiyorum. Şimdilik sadece yapay zekâya odaklanacağız, ama bilin ki geleceğimizi etkileyecek çok önemli başka teknolojik gelişmeler var – onlardan da başka yazılarda bahsedeceğim.
Elbette gelecekle ilgili öngörü yapmak çok zor, yani burada yazılanlara şüpheyle bakmanızı ve sorgulamanızı tavsiye ediyorum. Fakat bilin ki yazdıklarım hayal gücümün ürünleri değil, bazı net trendlerin analizi ve uzmanların yorumlarının harmanlanmasıyla ortaya çıkan veriye dayalı tahminler.
KISA VADE (5-10 YIL)
Birinci trend: Yapay zekâ gittikçe daha zeki hale gelecek.
Bu neredeyse kesin gibi. Bütün önemli yapay zekâ şirketleri altını çize çize ürettikleri modellerin daha zeki olacağını söylüyorlar.
Ve şu ana kadar dedikleri hep doğru çıktı, yani yapay zekâ modelleri düzenli olarak daha zeki hale geldi.
Hatta en son çıkan OpenAI ve Google’a ait modeller matematik olimpiyatlarında altın madalya kazanabilecek düzeye geldiler.
İkinci trend: Bu sistemler otonom bir şekilde verilen görevleri kendi kendilerine yapmaya da başladılar ve bu artarak devam edecek. Bu şu demek, sadece soru cevaplayan bir sistem olmaktan çıkıp proaktif olarak verilen işleri takip eden ve bitiren bir sisteme de dönüşecekler.
Üçüncü trend: Yapay zekâ sistemleri gittikçe daha iyi duyuyor, daha iyi (ve gerçekçi) konuşuyor, daha iyi görüyor. Yani sadece yazışmak zorunda değilsiniz, derdinizi konuşarak veya göstererek de anlatabilirsiniz.
Ve dördüncü trend: Yapay zekâ sistemleri sadece soru çözmekle kalmıyor, gittikçe daha gerçekçi resim çiziyor, video üretiyor, müzik üretiyor vb. Yani artık hayal ettiğimiz her şeyi sadece istediğimizi tarifleyerek üretebileceğimiz bir dünyadayız.
Bu trendler, yani yapay zekâ modellerinin daha da zeki hale gelmesi, kendi kendilerine iş bitirebilmeleri, görme, duyma, konuşma gibi yetkinliklerinin artması ve resim, video, müzik üretme gibi yeteneklerin artması bizlere büyük fırsatları ve riskleri aynı anda getiriyor. Kısıtlı bir alanımız olduğu için sadece bazı temel fırsatlardan ve risklerden bahsedeceğim ama bu listelerin çok daha geniş olduğunu bilmemizde fayda var.
FIRSATLAR
- Artık cep telefonumuzda çok iyi matematikçi, çok iyi kimyager, çok iyi tarihçi, çok iyi doktor ve başka bir çok alanda “çok iyi” bir teknoloji taşıyacağız. Yani iyi uzmanlığa, derin bilgiye erişimin maliyeti neredeyse sıfırlanacak.
- Bu sistemlerin kendi kendilerine iş bitirebilmeleri en tembelimizi bile verimli hale getirebilecek. Tek yapmamız gereken “şunu şunu yap” demek, gerisini yapay zekâ halledecek.
- Her çocuğun çok ucuz maliyetle kişiselleştirilmiş bir “yapay öğretmene” erişimi olacak. Her çocuk çok daha iyi eğitimli, bilgili ve kültürlü yetişebilecek.
- Bugün bile bizi yargılamayan, bizi gittikçe daha iyi tanıyan yapay zekâ sistemleri ile tarihi, felsefeyi, astronomiyi, kuantum fiziğini ve istediğimiz herhangi başka bir konuyu derinlemesine tartışabiliyoruz veya onlardan bir görevi tamamlamalarını isteyebiliyoruz. Bu gittikçe “en yakın dostum ve yardımcım” teknolojisine doğru dönüşecek.
RİSKLER
- Yapay zekâ sistemleri gittikçe daha zeki ve doğru bilgi verir hale gelse de hâlâ hatalar yapabilliyor. Bu hatalar bazı trajik durumlara sebep olabilecek (örneğin yanlış tedavi önerisi, yanlış yatırım yönlendirmesi vb.).
- Telefonu açtınız, birkaç kelime söylediniz, sesiniz kaydedildi, kopyalandı ve en yakınlarınız otomatik olarak sizin sesinizle aranıp “Çok acil vereceğim IBAN’a şu kadar para yolla” dendi. Bu ve benzeri bir çok dolandırıcılık aktivitesini gittikçe daha fazla duyacağız.
- “Bakın şu şu kişi kimlerle birlikteee” diye yapay zekâyla üretilmiş fotoğraflar ve videolar servis edildi ve toplumun algılarıyla oynandı. Ülkemizde hiçbir politikacının böyle şeyler yapmayacağından eminim!
- Bazı mesleklerin tamamen ortadan kaybolma riski var. Örneğin bu satırları ben tane tane ellerimle yazıyorum. Ama muhtemelen ileride böyle yazı yazanlara eski bir zanaati icra eden nakkaş muamelesi yapacağız.
- Orta vade (10-30 yıl) Yapay zekânın gittikçe zekileşmesi sonucu muhtemelen ASI’a (artificial super-intelligence), yani keşifler yapabilen, bir anlamda Einstein gibi bilimin sınırlarını genişletebilen yapay zekâ sistemlerine ulaşacağız (bazı tahminlere göre 10 yıl içinde).
- Ve bunun insanlık için inanılmaz sonuçları olacak… Çünkü gerçek Einstein’ın aksine, bu dijital Einstein’lardan milyonlarcasını aynı anda oluşturup birçok sorunu çözmeleri için görevlendirme şansımız olacak.
FIRSATLAR
- İnsanlık, muhtemelen sürekli yeni akıl almaz icatlarla tanışacak. Tıpkı Newton, Einstein gibi isimlerin zamanında yapabildiği gibi evrenin sırlarını bulma konusunda büyük mesafeler kaydedeceğiz.
- Keşfedilen yeni tedavilerle ve ilaçlarla, bugünlerimizi meşgul eden birçok hastalık tarihe karışacak. İnsan ömrü uzayacak.
- Herkesle, her şeyle ve her dilde kolayca iletişim kurabileceğiz.
- Bir şekilde yapay zekâyla “birleşeceğiz”, düşünce hızımız yapay zekâ hızına yaklaşacak.
RİSKLER
- Daha önce hiç karşılaşmadığımız türden silahlar ve hastalıklar üretilebilir hale gelecek.
- ASI’a sahip olan şirket(ler) ya da ülke(ler) diledikleri rakipleri kolayca yok edebilecek güce sahip olacaklar.
- Uzun vade (30+ yıl) Bu vadede iki senaryo olabilir. Biraz bilim kurgu gibi gözükmesi riskini de göze alarak çok kısa yazacağım.
CENNET
Tüm işlerin yapay zekâ (ve robotlar) tarafından yapıldığı, hastalıkların, hatta yaşlanmanın ortadan kalktığı, herkesin bolluk içinde yaşadığı, harika bir hayat.
Yapay zekâ ile ilgili tüm riskler elimine edilmiş; bu yeni varlıkla aramızda ahenk var, anlayış var, işbirliği var. Prof. Geoffrey Hinton’un umduğu gibi; (süper) yapay zekâ biz insanlara bir anne şefkatiyle yaklaşıyor ve iyi, mutlu olmamızı istiyor. Ve biz de gerçekten mutluyuz.
CEHENNEM
Ya insanların yapay zekâyı kötü amaçları için kullanması sonucu ya da bilinç kazanmış üstün yapay zekânın “insanları emekli etme zamanı geldi” demesi sonucu insanlığı bekleyen çok zor günler.
Teknolojinin bu derece ileri gitmesinin imkânsız olduğunu düşünenlere bir hatırlatma yapmak isterim: insanlık bugün atomun için açıp bakabiliyor, uzaya çıkıp el sallayabiliyor yeni canlılar tasarlayabiliyor, ve cansız bir makineyle (cep telefonu) konuşup ondan akıl alabiliyor (yapay zekâ uygulaması). Bunlar da 100 yıl önce “imkânsız”dı.
‘AKILLI PARA TEKNOLOJİLERİ’: FİNANSIN GELECEĞİ CEBİMİZDE
Deri cüzdanlarımızın ve içindeki nakit paranın yavaş yavaş birer anıya dönüştüğü günlerdeyiz. Yakın bir gelecekte “para”dan bahsettiğimizde aklımıza, fiziksel bir nesne değil, akıllı telefonumuzdaki bir uygulama gelecek. Finans dünyası, “Akıllı Para Teknolojileri” adını verebileceğimiz köklü bir devrimin eşiğinde. Bu dönüşümün iki ana motoru var: dijital paralar ve yapay zekâ. Merkez bankalarının kendi dijital para birimlerini, yani bir nevi “dijital lira”ları dolaşıma sokma hazırlıkları hız kazandı. Fiziksel bir karşılığı olmayan bu paraları, internet tabanlı ve elektronik ortamda bulunan varlıklar gibi düşünebiliriz. Bu durum, para transferlerini saniyeler içinde ve çok daha düşük maliyetlerle gerçekleştirmemizi sağlayabilir. Ancak bu yeni para formu, beraberinde yapay zekâ destekli çözümleri getirdiğinde asıl değişim başlıyor.
Yapay zekâ, finansal hayatımızı kökten değiştirecek bir potansiyele sahip. Harcamalarınızı analiz edip size kişiselleştirilmiş bütçe önerileri sunan, yatırım yaparken risk analizi yapan bir kişisel finans asistanı düşünün. Veya bir mağazadan sadece yüzünüzü okutarak ödeme yapıp çıktığınız, kasasız ve kartsız bir alışveriş deneyimi… Bu gibi teknolojilerin yakın gelecekte hayatımıza girmesi muhtemel.
Yapay zekâ algoritmaları, aynı zamanda finansal dolandırıcılıkları gerçek zamanlı olarak tespit ederek bir nevi finansal koruyucu melek görevi üstleniyor. Anormal harcamaları anında fark edip şüpheli işlemleri engelleyebiliyor.
Bu teknolojik ilerleme, hayatlarımıza büyük kolaylıklar katacak potansiyele sahip. Fakat madalyonun bir de diğer yüzü var: mahremiyet. Attığımız her finansal adımın dijital bir iz bırakması, tüm harcamalarımızın ve para akışımızın merkezi bir otorite tarafından (ve o merkezi otoritenin sistemlerini gizlice ele geçirenler tarafından) izlenebilmesi ihtimalini de beraberinde getiriyor. Paranın bu yeni akıllı formu, hayatımızı kolaylaştıracak bir yardımcı mı, yoksa finansal özgürlüğümüzü kısıtlayacak bir denetim aracı mı olacak?
Bu sorunun cevabı, teknolojinin kendisinden çok, onu nasıl tasarlayıp düzenleyeceğimize bağlı olacak.