Yaşlandığınızda size bir robotun bakmasını ister misiniz?

02.11.2025
A+
A-

Londra’nın kuzeybatısındaki bir laboratuvarda, üç siyah robot el, bir tezgahın üzerinde ürkütücü bir şekilde hareket ediyor.

Yaşlandığınızda size bir robotun bakmasını ister misiniz?

Dört parmak ve bir başparmak yavaşça açılıp kapanıyor, tüm eklemler de doğru yerde. Shadow Robot firmasının yöneticisi Rich Walker, “Terminatör yapmaya çalışmıyoruz” diye espiri yapıyor.

Size yardımcı olan, hayatınızı daha iyi hale getiren, evin tüm işlerini yapabilen robotu üretmek için yola çıktık.

Altta yatan başka bir neden de var: İngiltere’nin en acil sorunlarından biri olan sosyal bakım alanındaki krize çare bulmak.

Skills for Care adlı yardım kuruluşunun geçen yıl yayınladığı bir rapora göre İngiltere’de 131 bin yetişkin bakım elemanı açığı bulunuyor.

Age UK’ye göre İngiltere’de 65 yaş ve üzeri yaklaşık iki milyon kişinin bakım ihtiyaçları karşılanamamış durumda. 2050 yılına gelindiğinde İngiltere’de her dört kişiden birinin 65 yaş ve üzerinde olması bekleniyor ve bu da bakım hizmetlerine daha fazla yük getirecek.

İşte bu noktada robotlar devreye giriyor.

Bir önceki hükümet, potansiyel olarak bakım hizmetlerinde kullanılabilecek robotların geliştirilmesi için 34 milyon sterlinlik bir yatırım yapılacağını duyurmuştu.

Hükümet 2019 yılında “Önümüzdeki 20 yıl içinde robotlar gibi otonom sistemler hayatımızın normal bir parçası haline gelecek ve yaşama, çalışma ve seyahat etme şeklimizi dönüştürecek” diyecek kadar ileri gitmişti.

Kulağa daha çok bir bilimkurgu filminden çıkmış gibi gelen bu fikir gerçekten çözüm olabilir mi? Ve siz gerçekten de yaş almış akrabalarınıza ya da en savunmasız olduğunuz anda size bakması için, çok güçlü olan bir makineye güvenir miydiniz?

ROBOT PEPPER İLE EGZERSİZLER

Robotları günlük hayatta kullanıma geçiren Japonya, geleceğe dair tahmin yürütmemizi sağlıyor.

On yıl önce hükümet, robotların bakımevlerinde kullanımını geliştirmek ve yaygınlaştırmak için robot üreticilerine sübvansiyonlar sunmaya başladı.

Bu, kısmen yaşlanan nüfus ve bakımevlerindeki göreceli personel eksikliğinden kaynaklandı.

Londra Queen Mary Üniversitesi’nde misafir profesör olarak görev yapan yapay zeka uzmanı Dr. James Wright, yedi ay boyunca onları gözlemledi. Özellikle de bir Japon bakımevindeki çalışmalarını inceledi.

Toplamda üç tür robot üzerinde çalışıldı: HUG adı verilen ilki, Japonya’daki Fuji Corporation tarafından tasarlandı ve son derece sofistike bir yürütece benziyordu.

İkincisi biraz yavru bir foka benziyordu ve Paro olarak adlandırılmıştı. Demans hastalarını uyarması amaçlanan bu robot, hareketler ve seslere yanıt verecek şekilde eğitildi.

Üçüncüsü ise Pepper adında küçük, arkadaş canlısı görünümlü insansı bir robottu. Talimatlar verebiliyor ve ayrıca kollarını hareket ettirerek egzersizleri gösterebiliyordu. Bakımevinde egzersiz yaptırmak için kullanılıyordu.

Dr. Wright, onları gözlemlemeye başlamadan önce bile fikri sevdiğini söylüyor:

Robotların, aşırı derecede yoğun çalışan bakıcılar tarafından kolayca benimseneceğini umuyordum. Neredeyse tam tersi oldu.

Aslında, bakımevi personelinin zamanının çoğunu robotları temizlemeye ve şarj etmeye, hepsinden önemlisi işler yanlış gittiğinde sorunları gidermeye harcadığını keşfetti.

“Birkaç hafta sonra bakım çalışanları robotların faydadan çok zarar getirdiğine karar verdiler ve onları giderek daha az kullandılar, çünkü onları kullanmak için fazla meşguldüler” diyor.

HUG’ın ortada kalmaması sürekli hareket ettirilmesi gerekiyordu. Paro, ona aşırı derecede bağlanan bakımevi sakinlerden birinde sorunlara neden oldu. Pepper’ın egzersiz rutinlerini takip edemediler çünkü o kadar kısaydı ki insanlar onu göremiyordu. Sesi çok tiz olduğu için onu düzgün bir şekilde duyamıyorlardı.

Paro’nun yaratıcısı Takanori Shibata, robotun 20 yıldır kullanıldığını söyledi ve “terapötik etkilerini kanıtlayan” klinik çalışmalara işaret etti.

Pepper artık farklı bir şirkete ait ve yazılımı büyük ölçüde güncellendi.

Shadow Robot’tan Walker, robotların bakım alanında kullanılmasından vazgeçilmemesi konusunda ısrarcı.

Yeni nesil robotların çok daha yetenekli olacağını savunuyor.

LABORATUVARLARDAN GERÇEK DÜNYAYA

Nottingham Üniversitesi’nde profesör olan Praminda Caleb-Solly, bu robotların iyi çalışmasını sağlamaya kararlı.

“Bu robotları laboratuarlardan çıkarıp gerçek dünyaya sokmaya çalışıyoruz” diyor.

Bunu yapmak için, robot üreticilerini onları kullanacak işletmeler ve bireylerle buluşturmaya yardımcı olmakla, yaşlı insanlardan robotlardan ne istediklerini öğrenmek amacıyla Emergence adlı bir ağ kurdu.

Aldığı cevaplar değişiyor.

Bazı insanlar sesli yanıt verebilen ve görünümü tehditkâr olmayan robotlar istediklerini söylediler.

“Sevimli bir tasarım” istediklerini söyleyenler de oluyor. Taleplerin çoğu daha işlevseldi. Örneğin robotun kendini şarj edip temizleyebilmesi istendi.

Kendisine bu soru yöneltilen bir kişi, “Biz robota bakmak istemiyoruz; robotun bize bakmasını istiyoruz” dedi.

İngiltere’deki bazı işletmeler de robotları test ediyor. Evde bakım hizmeti veren Caremark, sesle çalışan küçük bir robot olan Genie’yi bazı müşterileriyle deniyor. Erken aşama bir demans hastası, Genie’den Glenn Miller şarkıları çalmasını istemekten hoşlandığını söyledi.

Şirketin müdürü Michael Folkes’a göre genel olarak tepkiler karışık, bazı insanlar Genie’yi severken, diğerleri çok da memnun kalmadı.

Folkes, bu cihazların insanların yerini almalarını amaçlamadıklarını vurguluyor.

“Bakıcıların bakım için daha fazla zamana sahip olduğu bir gelecek inşa etmeye çalışıyoruz” diyor.

ROBOT ELLER: EVRİMDEN ÖĞRENMEK

Londra’daki Shadow Robot şirketinin laboratuvarında Rich Walker bir başka büyük zorluğa dikkat çekiyor: Mükemmel robotik elde ustalaşmak.

“Robotun faydalı olabilesi için dünyayla etkileşim kurma konusunda [bir] insanla aynı yeteneğe sahip olması gerekiyor” diye açıklıyor.

“Bunun için de insan benzeri bir el becerisine ihtiyacı var” diyor.

Walker’ın bana gösterdiği robot el kesinlikle çevik görünüyor. Metal ve plastikten yapılmış ve 100 sensörle donatılmış, bir insan elinin becerisine ve gücüne sahip.

Her bir parmak başparmağa dokunmak için yumuşak, hızlı ve hassas bir şekilde hareket ediyor ve bir ‘OK’ ile bitiriyor.

Tek elle Rubik Küpü bile çözebilir.

Yine de bir makas kullanmak veya daha küçük, daha kırılgan nesneleri almak gibi hassas görevleri yapmaktan hâlâ çok uzak.

Walker, “Aslında bir makası kullanma şeklimiz oldukça akıl almaz” diyor.

Dokunma duyunuzu ince ve hassas şekillerde kullanıyorsunuz ve geri bildirim alıyorsunuz, bu da kesme şeklinizi ayarlamanızı sağlıyor. Bir robota bunu nasıl öğretirsiniz?

Walker’ın ekibi, diğer 35 mühendislik firmasıyla birlikte, bizimkine daha çok benzeyen bir el tasarlamak için çalışıyor. Bu, Robot Becerisi Programı olarak bilinen programın bir parçası.

İleri Araştırma ve Bilimsel Buluş Ajansı (ARIA) adlı bir devlet kurumu tarafından yürütülen ve yüksek riskli (çünkü işe yaramayabilir) ama aynı zamanda toplumu dönüştürme potansiyeli açısından yüksek ödüllü bilimsel araştırmaları desteklemeyi amaçlayan projelerden biri.

Projenin lideri Profesör Jenny Read, sadece elin değil, robotların genel olarak nasıl tasarlanabileceğini düşünmek için hayvanların nasıl hareket ettiğini incelediklerini belirtiyor.

“Hayvan vücutlarıyla ilgili çok çarpıcı şeylerden biri zarafetleri ve verimlilikleridir, aslında evrim bunu sağlamıştır.

“Zarafetin gerçekten de bir verimlilik biçimi olduğunu düşünüyorum”diyor.

İNSAN KASLARININ KOPYALANMASI

Danimarkalı bir mühendis olan girişimci Guggi Kofod, robotlar için motor yerine kullanılabilecek yapay kaslar geliştirmeye çalışıyor.

Danimarka merkezli firması Pliantics projenin erken bir aşamasında olsa da bu görevi yerine getirebilecek dayanıklı malzemeyi şimdiden bulmuş görünüyor.

Kişisel nedenlerle bu projeye başladığını anlatıyor:

Yakın zamanda yakınımdaki birkaç kişi demans nedeniyle öldü. Demans hastalarına bakan insanlarla görüşüyorum ve bu çok zorlayıcı bir durum. Korkmamalarına ve en azından iyi bir yaşam sürmelerine yardımcı olacak sistemler kurabilmek… Benim için inanılmaz derecede motive edici olan bu.

Firmasının tasarladığı kaslar, elektrik akımı uygulandığında tıpkı gerçek kaslar gibi uzayan ve büzülen yumuşak bir malzemeden üretiliyor.

Guggi Kofod, ARIA projesi kapsamında Shadow Robot ile birlikte, yapay kasları sayesinde daha düzgün ve nazik bir tutuş sağlayabilecek, insan boyutlarında robotik bir el geliştirmek için çalışıyor.

Nihai amaç, bir nesneyi kavradığında küçük basınç değişikliklerini algılaması ve tıpkı parmak uçlarındaki deri gibi ne zaman sıkmayı bırakacağını bilmesi.

ROBOTLAR BAKICILAR İÇİN NE ANLAMA GELİYOR?

Japonya’da robotları gözlemleyen Dr. Wright’ın son bir endişesi daha var. O da, eğer yaygınlaşırlarsa, robotların bakım verenler için hayatı daha da kötüleştirebileceği.

“Ekonomik olarak bu işi yapabilmenin tek yolu, bakım çalışanlarına daha az ücret ödemek ve robotların çalışmasını kolaylaştırmak için çok daha büyük bakımevlerine sahip olmak” diyor:

Sonuç olarak, insanlara bakan daha fazla robot olacak ve bakım çalışanlarına robotları hizmete hazırlamaları için asgari ücret ödenecek; bu da, robotların bakım çalışanlarına bakımevi sakinleriyle kaliteli zaman geçirmeleri ve sohbet etmeleri için zaman kazandırma vizyonunun tam tersi bir sonuç demek.

Diğer uzmanlar ise daha olumlu düşünüyor.

Southampton Üniversitesi’nde yapay zeka alanında profesör olan Gopal Ramchurn, “Şu anda sahip olduğumuz işgücü açığı göz önüne alındığında, bu çok büyük bir endüstri olacak. Nüfusumuz yaşlandıkça bakıcılara olan talep daha da artacak” diyor.

Kendisi aynı zamanda yapay zeka sistemlerinin güvenli ve güvenilir olmasını sağlamaya çalışan Responsible AI’nin CEO’su.

Ancak Elon Musk’ın geçen yıl bir Tesla etkinliğinde içecek servisi yapan ve ortama karışan Optimus insansı robotunu, beğenin ya da beğenmeyin robotların yaşamın bir parçası haline geleceğinin bir işareti olarak gösteriyor.

“Büyük teknoloji şirketleri fikrimizi sormaksızın bu şeyleri hayata geçirmeden önce, geleceği öngörmeye çalışıyoruz” diye ekliyor.

Bu nedenle, bizim robotlar için değil, robotların bizim için çalışmasını sağlayacak düzenlemeleri geliştirmenin tam zamanı olduğunu söylüyor.

“Bu geleceğe hazır olmamız gerekiyor.”

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.