Yaşamı, Tercihler mi Belirler?

10.08.2023
A+
A-
Eğitim ve Davranış Bilimci, İlişki ve Evlilik Danışmanı ve Yaşam Koçu

Yaşamın normal seyrinde ortaya çıkan mutsuzluk hissi, sorgulamalara yol açar. Zıtlaşma isteği doğar. Yaşamın o andaki seyri olarak algılansa da –Neden mutsuzum?” gibi sorular refleks halinde zihinde yankılanmaya başlar. Olumlu hislerde nedense sorgulama olmaz. Şanslı olunduğu bile düşünülür! Bakılan pencerenin, ego tarafından buğulandığı algılanmaz. Her şeyin olumlusu ve iyisi layık görülmüştür; ama olumsuzu görülmez!

Bazen insan saçmalıklara gönüllü olarak kapılmayı pek sever, onunla oynaşmak ister. Çılgınlık, kulağa hoş gelir bazen. Sanki içinde dışarı çıkmaya sabırsızlanan şeyler varmış gibi. Farklılıkları ile mutlu olacağını veya fark edilebileceğini zanneder. Canı acıyınca da -“Zaten inanmamıştım kigibi, akıl ve algıdan uzak bir hisse sığınır. Savunma geliştirilse de olumsuzluk, burukluğa yol açar. Elbette sonradan pişmanlık duyulacak eylem, öncesinde öngörülemeyecektir. Yanılmanın etkisi, yaşamı doğrudan etkilediğinden, eylemin derecesine göre pişmanlık da o kadar büyük olacaktır. -“Ne bileyim canım inanmıştım, herkes inanabilir.” gibi savunmaya geçilse de kendini hırpalamayı göze alır; ne yazık ki tercihi, yaşamını doğrudan etkilemiş ve özgüvenini törpülemiştir.

Yaşamın, karşıt bir duruşu olamaz. Yaşam olduğu gibidir. Kimseyi, rüzgârına ve etkileşimine zorlamaz. Etkilenen yaşam sürecinin kendi kendine gelişmediği, yapılan tercih sonucunda şekillendiği algılanmadıkça; farkındalık ve bilincin de değeri kalmayacaktır. Sadece, tercih aşamasında aklını ve bilincini kullanma şansına sahip olduğu da değersizleşecektir.

Yaşamın, durup dururken dağıttığı düşünülen olumsuzlukların, kişisel tercih sonunda olduğu nedense algılanamaz. Güçsüzlük hissinin, kerhen kabul edilebilen kahır söylemi olması, düşünceyi değiştirmez; ama yaşam böyle gerçekleşmemektedir. Öylece kenarda duran, istendiği gibi hissedilebilen etkisiz bir süreç de değildir. Bazen doğru zannedilen, bazen doğru olması beklenen, bazen de doğru olduğuna karar verilen sürecin adı değildir yaşam. Davranış, tepki ve yargılamalar hak olarak düşünülse de olduğu gibi tercihe göre devam eden sürecin adıdır da yaşam. Yaşamı, tercihlerin belirlediği ileriki tarihlerde algılansa da süreç geri çevrilemez.

Tercihin etkisi ile yaşamın kendi seyri arasında zıtlaşma meydana gelecektir. İşte bu zıtlaşma ve direnme hissi, yaşamın umurunda olmayacaktır. Tercihlerin bilinçle yapılamaması, tercihin gücünü azaltmıştır. Tercih, akan suyun yönünü değiştirememiştir. Önüne çıkan dirençsiz tercihi kolayca yıkmıştır. Yaşam, koca değirmeninin taşlarını döndürmeye, bireyin yaşamını öğütmeye devam edecektir. Elbette o taşların dönme enerjisi ve kontrolü, insana hediye edilmiştir. O hediye akıldır. İçine doğduğu sosyal yaşam, elde edinilen felsefi ve düşünsel eğitimler, aklı ne kadar kullanacağını belirleyen dinamiklerdir. Yaşamın, bazı kabullenmelere pek de pabuç bırakmayacağı, ezip geçeceği algılanmadıkça; insanın bir kuklaya dönmesi engellenemeyecektir.

Yaşamı etkileyen en önemli güç, bireysel tercihlerdir. Yaşam, tercihler sonunda nasıl yaşanmak isteniyorsa öyle gerçekleşecektir. İnsanı yüce kılan en önemli güç, akıldır. Bilinç ve farkındalıklarla tezahür eden bu güç, tüm yaşamın tek hâkimi olmadıkça; yaşam kendi rüzgârında sürükleyecektir. Yaşam boyunca yapılacak tercihlerin, ilke merkezli olarak mı, kabullenme merkezli mi olacağına karar verilmesi gerekecektir; çünkü bu tercih bilinçle yapıldığı andan itibaren yaşam, ona göre çarkını döndürecektir. Bilinçlenmesini tamamlayamamış olanlar, kendi haz ve mutlulukları için gittikleri yolun niteliği ve değerine dikkat etme ihtiyacı duymazlar. Kabullendikleri ve benzeştikleri kendinden başkaları olacağından, değersizlik hissi ile asalaklık hissedebileceklerdir. En dikkat edilmesi gereken yol ayrımı, burada gizlidir. Hangi yolun, yaşam kalitesini yükselterek yaşamla zıtlaşmasını engelleyeceği öngörüsüne ulaşmalıdırlar.

İlke merkezli bir tercih, bireyin kimliğindeki formlara uyum isteğini öne almaları ile gerçekleşir. Yaşamlarında, zaman zaman olumsuzluk hissetseler bile, bir süre sonra kendi bilinçleriyle tersine döndürme güçlerinin farkında olacaklardır. Farkındalıklarının, onları güçlü yapacağını çok iyi bilirler. Bu nedenle; ilke tercihi yapanlar, yaşadıkları topluma katma değer katarlar ve yaşadıkları yaşamın öznesi olarak güçlenirler. Yaşamlarında, olumlu bir iz bırakmayı ilke edindiklerinden; sıkıntılarının, kabullenme tercihlerinden kaynaklandığını iyi bilirler. O sıkıntılardan kurtaracak güce de sahip olduklarını algılarlar. Yaşamlarını kendi istedikleri gibi yaşayarak, çevrelerini de ilkeli tercihlere yönlendiren birey olurlar.

Her şeyin net görülmediği kabullenmelerde, geleceğin ne olacağı da belirsizdir. Her belirsizlik, bireyin kaygılanmasının önünü açacaktır. Yarın nasıl bir yaşama uyanılacağının belirsizliği, dün doğru tercih yapılıp yapılmadığı sorgusunu getirecektir. Sonucu yanlış çıkan sürecin, aynı tercihlerle tekrar yapılması, aynı yanlış sonuca ulaştıracaktır. Doğru sonuç, farklı tercihle yapıldığında elde edilebilecektir.

Yüksek farkındalık, bilinç ve ilkelerin etkisiyle yapılan tercihler, çatışma ve belirsizliklere kapalı bir yaşam sunacaktır.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.