Kasımda her şey başka
“Çiçekli badem ağaçlarını unut.
Değmez, bu bahiste,
Geri gelmesi mümkün olmayan hatırlanmamalı.
Islak saclarını güneşte kurut,
olgun meyvelerin baygınlığıyla pırıldasın.
Nemli, ağır kızıltılar…
Sevgilim, mevsim sonbahar… “
5 Kasım 1945 (Nazım Hikmet Ran)
Bir şiirle merhaba demek istedim, şiir olunca da büyük üstattan seçmeden olmazdı. O kime yazdı bilinmez “geri gelmesi mümkün olmayan “diye ben çocukluğuma ithaf ettim kendimce.
Yazmayı özledim, kelimelerim birikti yüreğimden taşanları sizlerle paylaşmak istedim kabul buyurursanız çok sevinirim.
Kasıma ne çok şey yüklemişiz ve o da sonbaharın son ayı olmanın yükümlülüğünü nasıl da taşıyor.
“Kasımda aşk başkadır…”
Sadece bu konu üzerine filmler, şarkılar yapılmış.
Kasımda Atamızın ölüm yıldönümü var.
Öğretmenler Günü var, başka pek çok önemli gün ve etkinlikler var.
Amerikan kültüründen etkilendiğimiz (bu ayrı bir yazı konusu olacak) etkinliklerden Black Friday var.
Şaşkınlık ve dehşetle izlediğim alışveriş çılgınlığına az kaldı.
Ticarete ehil bir milletmişiz buna da sevinmek gerek ya 100. Yıl Cumhuriyet kutlamalarını bile satılabilir hale getirdik.
Neyse ben çocukluğumun ‘kasım’ına hoş geldin diyorum. Alıştığımız bildiğimiz gibi gel lütfen. Biz senin o halinle mutluyduk.
Sabah okula giderken kalın giysek sıcaklar ince giysek andımızı söylerken üşürdük.
10 Kasım sabahı bahçeden kasımpatı toplardık. Evler de kış için son hazırlıklar yapılırdı.
Kiler rengarenk olurdu tarhana, turşu, salça, konserveler ve daha neler.
Her ihtimale karşı sobalar kurulmuş olurdu, odunlar güven verici bir şekilde asker gibi dizilirdi bir saçak altında.
Hatırlar mısınız bilmem mısır asarlardı yine o kilerlere, dizi dizi biberlerin yanına.
Bu hazırlıkların çoğu her yer de olsa da bir kısmı köylerde yapılan türden ya da bahçeli evlerde.
Nasıl güzel günlerdi onlar ben böyle kasım bekliyorum işte.
Black Friday yoktu ama örgü şişleri ve rengarenk yumaklar vardı. Uzayan boyunuza önlem olarak içe fazlaca kıvrılmış paçalar vardı.
Okuldan sonra ödevleri çabucak bitirip eve dair ne sorumluluk varsa onları yapıp sokakta oynamak vardı.
Koşarken düşmek dışında bir güvenlik sorunu yoktu, acıkırsak kimin evi yakındaysa yiyecek, susarsan sokak çeşmeleri vardı.
Kasım önemliydi çünkü kış gelmeden önceki son üşünmeyen günlerdi.
Yüz yaşında olduğumu da ifşa ettiğime göre yazıyı sonuçlandırabilirim.
Bizimkinden daha modern ve daha gelişmiş zamanlarda Kasımın işi çok zor. Bize pastırma sıcaklarını verir işi biterdi. Şimdi ondan aşk, huzur, para, mutluluk, güvenlik, sağlık her şey isteniyor. Lamba cini olsa yapılabilecek gibi değil istekler.
Ben kendi adıma çocukluğumdaki Kasımlardan kalan anılarla idare ederim de şimdi ki çocuklar için tek bir şey istiyorum.
Kasım lütfen çocuklar ölmesin, biz gerisini hallederiz…