Konuşmanız, Kişiliğinizi Ele mi Verir?
Konuşma, insanın toplumsal hayatında yakın ve uzak çevresiyle iletişim kurmasını sağlayan en etkili ve önemli donanımıdır. Doğuştan getirdiği, olağanüstü bir yetidir; ancak bu yetinin geliştirilmesi, genişletilmesi eğitimle gerçekleşir. İçine doğduğu aile, okul ve öğretmenlere büyük sorumluluklar düşmektedir. Doğru, akıcı ve yumuşak bir söylemle ifade edilen her kelime, insan yaşamında önemli bir rol üstlenir. Bebek, her söyleyebildiği kelimenin ileriki kuşaklarla bağını güçlendirirken kendini en iyi şekilde anlatabilme yetisine de sahip olabilecektir.
Anlama, anlatma, farkındalık, itibar, sempati, dostluk, çevre ve iletişimin ana ögesi olması, konuşmanın yaşamdaki etkinliğini belirlemektedir. İnsan, eğitimini alarak bir meslek sahibi olabilir; ama konuşması iticiyse, kolay anlaşılmıyorsa, saygı ve sempati yaratmıyorsa başarısı gölgelenecektir. Konuşma, “iki yanı keskin bıçaktır” aslında; iyi kullanılamadığında her iki tarafa zarar verir. Doğru ve güzel konuşuyorsanız, sadece işiniz değil; ilişkiniz, evliliğiniz, dostluklarınız da güzelleşir. Kendini anlatabilmenin derin hazzının, konuşabilme becerisiyle olacağı anlaşıldığında; önemi daha çok algılanabilecektir. Kötü ve yanlış konuşuyorsanız, hayatınızdaki bütün ilişkiler kötüye gidecektir. İşiniz, ilişkiniz ve anlatımınız amacına ulaşamayacaktır.
Konuşmanın, davranışsal hedefleri arasında olan çevrenin etkilenmesi; iletişim psikolojisini kavrayıp ikna edebilme, doğru ve güzel bir ses tonu -kendinden emin, özgüveninizi yansıtan, tok bir ses- ile konuşarak sağlanabilecektir. Konuşmanız, ciddi bir konu içeriyor ise cılız bir sesle amaçladığınız iletişim gerçekleşmez. Sizin beden diliniz, mimikleriniz, el kol hareketleriniz konuşmanızı desteklemiyorsa da beklentiniz gerçekleşmez. Bireysel ilişkilerde ise düşünce derinliğinden ziyade konuşmanız, sempatiyle karşılandığında etkili olacaktır.
Elbette bazen az konuşmak da işe yarayabilecektir. Bazen susarak veya çok kısa konuşarak da çok şey anlatabilirsiniz. Hata yapma şansınızı azaltırken, karşıya yorum hakkı verirsiniz; çünkü yeterince konuşmadan anlaşılma ve diyalog gerçekleşmeyecektir.
Etkili konuşma, herkesin istediği bir beceridir. Kendini anlatmanın en iyi yoludur da. Göz teması, beden dilinin sihri ve ses tonunun güzelliği ile de etkili hale gelirken, hiç de hesaba katılmayan kişilik etkisi oraya çıkacaktır. Kendine güvenen için sorun yoktur; ama kişiliğini gizleme ihtiyacı olan biri için oldukça zor anlar kaçınılmaz hale gelir. Konuştukça kişiliğin etkisi fazlalaşır. Gittikçe kendi olması saklanmaya çalışılsa da engellemek zorlaşacağından; ortaya çıkan sanallık, inanırlığınızı azaltacaktır.
Konuşma, bir kişinin en derindeki düşünce ve hislerini aktarma kanalıdır. “Beyinde duyguyla ilişkili alanlarla bağlantılı” olduğu için belli etkiler oluştuğunda değişimleri gizlemek zordur. Ses, kişinin karakteristik özelliklerini anlatan bir araçtır. Sesin tonu, sözcüklerin sıralanışı ve duraklar, karakterin etkisindedir. Konuşmanın konusu ve içeriği kişiliğin etkisinde olurken, konuşmanın tarzı karakterin etkisindedir.
İki insan arasında bir diyaloğa şahit olunduğunuzda; konuşma biçimi, ses tonu, el kol hareketleri, mimikleri, cümlelerin yapısından kelime zenginliği veya fakirliğinden kişilik ve karakterleri hakkında bir algı oluşabilecektir. İnsanın duruşu ve konuşma tarzı algılandığında, nasıl davranacağı hakkında öngörü de kolaylaşabilecektir. Sözcükler ile davranışın uyumu veya uyumsuzluğu, konuşma seyrinin daha çabuk anlaşılmasını kolaylaştırır. Öfkeli bir insanın konuşmasına şahit olunduğunda; onun hangi sözcükler ile konuşacağını öngörmek, insanın konuşurken kişiliğini saklayamamasından kaynaklanmaktadır. Öfke kontrolü, duygusal yoğunluk ve mutluluklarda etkin değildir. Karakter etkindir.
Yüksek sesle konuşan birisinin denetim ve ikna etme amacı olduğunu düşünmek zor değildir. Genellikle insanlar, beğenmediği veya kompleks yaptığı bir özelliğini saklamak amacıyla da konuşmasını değiştirebilecektir. Eksik bulduğu yerini kapattığını zannedecektir; ama genellikle fark edilmekten kurtulamayacaklardır.
Karşınızdaki insanın kişilik yapısını ve kısmen de olsa karakterini çözmenin en kolay yolu, konuşmasını dikkatli gözlemlemektir. Konuşma tarzınızın, iç dünyanız ve kişiliğiniz hakkında ipuçları verdiğini biliyor olmak, konuşmanın bir başka önemli yanını ortaya koyar. Kişinin konuşma tarzı, kişiliğini ele verir. Konuşma tarzına göre kişiyi tanıma fırsatı doğacaktır. Özellikle konuşan kişiye tüm dikkat verildiğinde; göz – ağız – yüz kombinasyonunu tutturmanın ne kadar güç olduğu anlaşılacaktır. Kişiliksiz ve kendini başka gösteren bir insanı zor anlar beklemektedir. Gözünü ve ağzını tutturmak bir derece kolaydır; ama yüzünü uydurmak güçtür. Tutmadığında artık çok geçtir. Ya başka bir kişiliğe giriyordur ya da kendi kişiliğini yansıtmaktan çekiniyordur; oysaki gerçek olmak, hiç uğraş gerektirmez! İster kişiliğini yansıtsın, ister içini. Hiç fark etmeyecektir; çünkü doğru ilişki kurmak amacındadır. Ara sıra pot kırsa da doğal ve gerçek olduğundan bir iticilik yaşanmayacaktır.
Duyarlı ve duygusal insanlar, hızlı konuşmaktan çekinirler. Gaf yapmamaya ve pot kırmamaya özen gösterirler. Söyledikleri ve kiminle konuştukları konusunda bilinçlidirler. Kolay ve az konuşurlar. Kendilerini kanıtlamak gibi bir düşünceleri yoktur.
Sizi alaya alan ve küfürlü konuşan insanlar, neşelenmeniz için bu tarzda konuştuklarını söylerler; ama itici olmaktan kurtulamazlar. Sürekli olarak takılıyorum kelimesini kullanırlar. Kıskanç, mutsuz kişilerdir. Nedense konuştuğunuz kelimelerin tersini iddia ederek kendilerine pay çıkarma peşindedirler. Sizi kendine rakip görürler, bu nedenle sürekli olarak kendini ispatlama kavgasına tutuşurlar. Dedikoduyu severler.
Abartılı, kibar ve doğal olmayan bir ses tonuyla konuşan birini görürseniz, son derece dikkatli olun! Böyleleri ikiyüzlüdür. Konuşurken aslında başka bir şeyi kastediyorlardır; çünkü konuşan kendileri değildir. Tutarsızlıklarının da farkında değillerdir.
Çok yavaş konuşan, sözcükler arasına süre katan birisi, kendini ve sözcüklerini olması gereken gibi dizerler. İçinden geldikleri gibi konuşamazlar, dikkat edilmezse ilgi çekebilirler; ama göz teması kurmadıklarından gittikçe etkileri azalır. Hata yapmaktan korkarlar.
Hızlı konuşan insanlar, genellikle aceleleri varmış, çok şey anlatması gerekiyormuş hissi verirler. Çok dikkatli olmazsanız hızlarını artırdıklarının farkına varmazlar. Kendilerini başka göstermeyi beceremezler; çünkü olması gereken gibi konuşmaya vakitleri yoktur, oldukları gibidirler. Genellikle doğal ve gerçektirler.
Fazla yumuşak sesle konuşan birisi, edilgen bir kişilik yapısına sahip olabildiği gibi bunu saklama eğiliminde olmamaları onların naziklikle – edilgenlik arasında konumlandırılmasına yol açabilecektir; ama bazen kendinden emin olmak için yapıldığı da olacaktır.
Konuşurken sizden gözlerini kaçıran birisi için herkesin fikri açıktır; ama güven sorununun belli edilmeme çabası boşunadır. Amaçladıkları iletişimi bile engellediklerini ve konuşmalarının kişiliklerini ele verdiğini anlamazlar.
Konuşurken kişiliğini yansıtıp yansıtmadığına aldırış etmeden konuşan insanlar, doğal ve gerçektirler. Göz – ağız – yüz kombinasyonu her zaman uyumlu ve tutarlıdır. Konuştuğu ve göründüğü gibi olmayı yeğlerler. Kendinden emin duruş ve tavırları, kişilik ve karakterlerinin arasında çok fazla zıtlaşma olmamasının ifadesi gibidir.
Ahmet Bayındır
►Eğitim ve Davranış Bilimci
►İlişki ve Evlilik Danışmanı
►Yaşam Koçu