Ne olacak bu Richard Hell’in hali ?
Sinema sanatına ilgim büyük ama tiyatro seyretmekte harika bir şey hele canlı sahneye bakmak ve hikayeyi incelemek ve çözmek benim için önemli.
Tiyatro denince ilk aklıma William Shakespeare geliyor. İngilizce dilinin, İngiltere’nin ve dünyanın en iyi drama yazarı olarak anılan sanatçı tabi tiyatro sanatına önem veren benim içinde önemli.
Okul yıllarında adını duymuştum. Romeo ve Juliet adlı oyun ve filmlerini seyrettiğim anda daha da çok ilgi duymaya başladım.
William Shakespeare, gerek anlatım dili, gerek hikaye kurgusu ve hikayenin sonundaki surpriz ile sonunda sizi eseri düşünmeye sevk eden orijinal yapılar kuran bir yazar. 1564 ile 1616 yıllarında İngiltere’de yaşamış ve yazdığı oyunların konusu ve drama yapıları aradan geçen yüzyıllara rağmen güncelliğini korumuştur. İncelediğim kaynaklarda “Avon’un Ozanı” diye anılan yazar, günümüze ulaşan bilgilere göre, 38 oyun ve 154 sone yazmıştır ve bu yazdıklarının çoğu özel sipariş üzerine yazılan eserlerdir.
Bu konuyu anlattıktan sonra aklıma Dostoyevski’nin kumar borcunu ödemek için yazdığı kitaplar geldi.Mesela “Kumarbaz” adlı eserini kumar borcunu ödemek için acele ile bir ayda yazmış.
Neyse konumuza dönelim, Shakespeare’in eserleri çoğu dillere çevrilmiş, dünyanın pek çok yerinde oynanmış oyunları vardı. Çoğu eseri kült hale gelmiş ve ilham kaynağı olmuştur.
Geçenlerde, Okan bayülgen’in sahneye koyduğu “Richard” adlı oyunu seyrettim. Oyun hakkında bir kaç yorumum var. Ama önce oyunun hikayesinden bahsetmek istiyorum.
“Kral III Richard” hayatını anlatan bir trajedy “The Life and Death of King Richard III“. Genel bilgiye göre 1592 yılında yazılan eser, 3 bölümden oluşur. Tudor hanedanında geçen olaylar, IV Edward ın ölümü ile başlar. Kötülükler ile devam eder. Filmleri ve değişik bakış açıları ile uyarlamaları yapılmış bir eser.
Oyun IV. Edward ın ölümü (1483) ile başlar, V. Edward’ın kısa krallığını(1483 Nisan- Haziran) geçer; oyun başında Gloucester Dükü sonunda III.Richard ismi ile kral olan kahramanımızın 1485 Ağustos’unda Bosworth Field Çarpışması sırasında ölümü ve VII.Henry’nin kral olmasıyla biter.
Okan Bayülgen’in “Richard” uyarlama richardında ise; Kaçak bir göçmen olan Richard Hell’in tiyatroda sahnesi ile başlar ve o tiyatroda sahnelenen “Richard” oyunu ve entrikalar bir nevi bize iki kötü richard’ın hayatını anlatır. Biraz daha kötü richard ya da günümüzün richardlarına bir nevi gönderme yapar. Bazen Richard ile dalga geçer.Bir sahnede sağ ayağı aksıyor diyor sahnede sol ayağı aksıyor.
Okan Bayülgen oyunculuğu zayıftı, bilmiyorum hep onu tv’lerin yaramaz çocuğu olarak gördüğümden mi beğenmedim.
Aslında konu uyarlama doğru ama bir kere sahnede dekor, dekor üstüne anlamsızlıklar içinde, tiyatro ya emek verelimde gereksiz demir yığınları oluşmuş, sahneyi gereksiz dekorlar ile doldurmaya gerek yok.
Oyunda herkes değerli isim, kadro özen ile seçilmiş ama birinin repliği bitmeden öbürü başlıyor. Ama oyunu anlamamız lazım değil mi ? Tamam sorgulayalım, oyun bittikten sonra konuşalım ama anlayalım da sorgulayalım
Arada Okan Bayülgen showuda güzel seyircilerin arasında geziyor ama o sırada sahnedekiler öyle kalıyor, hikaye karışıyor.
Hikayenin yapısı oldukça zengin ve Aristoteles, Nietzsche, Boudrillard, ve bir çok düşünürün görüşlerini sunuyor, Okan Bayülgen burda kötünün kötüsünü yapmak istemiş. Richard Hell’in göçmenliği adeta Hitlerin yahudileri köşe bucak kovalaması gibi SS subaylarının sahnede ara ara gözükmesi ve kovalaması ile işin ciddiyetini ve o zamanlara gönderme yapılıyor. Oyunda zenginlik mi desem karmaşa mı desem arada Drag queen ile Richard Hell çatılması sergileniyor. O da toplumsal renkliliğin göndermesi olsa gerek.
Hikaye grift ama karmaşık değil oyunda pek çok alıntı gönderme var onlarda oyuna lezzet katmış oyun çok katmanlı olması her tür seyirciye yönelmesini sağlıyor.
Selçuk Yöntem’e katılmamak elde değil.
Oyun ana akım Amerikan filmlerine benzemiş ama gene de böyle bir eserin bizim tarafımızdan yapılması yapılmamasından iyidir. Oyuna gitmeden “Richard” hakkında okuma yapmanızı tavsiye ederim.
İyi Seyirler..