Etiket: Ahmet Bayındır

“Biat, düşüncenin zindanı mı?” ifadesi; bireyin düşünce özgürlüğünü, bağımsız düşünmeyi, sorgulama becerisini ve eleştirel değerlendirme yetisinin yok edilişidir. “Biat” kelimesi, genellikle tam itaat veya tam teslimiyet anlamında kullanılırken, “zindan” ise tutsak yeri veya kısıtlayıcı bir alanı ifade etmesi bakımından kişinin özgürce düşünmesinin kenar çitlerini oluşturur. Eleştirel düşünme becerisinin ortaya çıkmasını...
Yaşam enerjisinin titreşime dönerek düşünceyi etkileyen şeyin adı “his”tir. Olan her şey “şimdi”yi var eder. Çokça söylenen; -“Hissediyorum!” sözcüğü, aslında geçmiş ve geleceğin aynı katmanda gerçekleştiğinin tanıklığıdır. Gelecekte olacakların potansiyel titreşimleri, gerçekleşme sırasını beklemektedir. Gelecekte olacak olanın “olduğu gibi” olması için gerçekleşme şartları oluşmaya başladığına; şaşırmamak mümkün mü? En istenmeyen...
“Aptallık”, günlük dilde sıkça kullanılan çoğu zaman küçümseyici anlam taşıyan bir ifadedir; ancak bu kavram, sadece bireysel zekâ düzeyine ve beceriksizliğe indirgenemeyecek kadar derin ve çok katmanlıdır. Zaman zaman zekâ ve algı düzeyi yüksek insanlar da düşüncesizlik ve aptallık yapabilirler. Küçük dikkatsizliklerin sebep olduğu durumların sonunda hissedilen duygudur da. Aptallık,...
Şüphe, mevcut bilgiyi yeniden inşa etme sürecinde, düşünceyi harekete geçiren bir histir. Şüphe olmadan yeni fikir, düşünce ve keşiflerin yolu aydınlanmaz. Günlük dildeki negatif anlamlarının ötesinde, felsefi anlamda doğru akıl yürütmenin önemli uğrakları olarak karşımıza çıkmaktadır. Doğru akıl yürütmek ise doğru bilgi için vazgeçilmez bir öneme sahiptir. Birçok filozof, “Bilgi...
Kontrol edemediğiniz bir anda tetiklenen düşüncenizin, oluşum evresini hiç düşündünüz mü? Bir anda dik başlı bir his, şimşek gibi ortaya çıkar. Nereden çıktığını bile anlayamazsınız. Onun delibozuk hali dizginlenemez, kontrol edilemez. Genellikle o anlara aykırı olan his, saklanmak istense de yüze, ele, söze yansımaya başlayınca şaşkınlık yaşanır. Nereden tetiklendiğinin belirlenememesi...
Her an tepkiselliği ile canlılığını sürdüren insan, bazen kendine bakma ve değerlendirme ihtiyacı duyar. Bazen bakar; ama görmez. Bazen bakmaktan korkarak görmezden gelse de kaçamaz ve kendini görmek zorunda kalır. Aklıselim ve dingin bir psikoloji de ise görmesini öteleyen iç dinamiklerine karşı koyar. Histen başlayarak düşünce ve duygularının, uyum ve...
Kiminle konuşursanız konuşun, dikkat ettiniz mi? Onaylanma isteğini, herkeste görürsünüz. Onaylanmanın kökünde “haklı olma” isteği vardır, kaynaklarda; “İnsanın ruhsal durumunda saklı, kendine ait olan” olarak geçmektedir. Kişinin yansıttığı, ileri sürdüğü düşünce ve söylemlerinin içeriği ne olursa olsun, onaylandığında; içinde oluşan mutluluğun yüzüne yansıyışını görürsünüz. Söylemin doğal veya sanal olması, onaylanma...
Toplumda yaygın halde, uykudan uyanma gibi kolayca söylenebilen uyanış; toplumu, algı rüzgârının önüne önüne sürüklemektedir. Elbette “uyanma” gerekliliğine inanışın değeri önemlidir; çünkü uyanış gerçekleşmeden hiçbir şeyin gerçek yüzü görülmez. Sanal ve gerçek iç içe olduğunda ortaya çıkan karmaşanın, analizi gerekecektir. Analizin sadece “gerçek uyanış” gerçekleştiğinde olacağı, önemsenmelidir. Bireysel uyanışla beraber,...
Kapalı bilinç, kapalı his, kapalı düşünce, kapalı beyin, kapalı hava, kapalı yol! Ne kadar kasvetli değil mi? Bir an önce -“açığım” diyerek içinizi ferahlatmak istersiniz. Kasvetli hisse karşı yaşama -“açığım” demenin, hayatı güzelleştirmek için gerekli olduğu düşünülecektir; ama kapalı olma, yaşama değil olumsuz durumların sizi etkilemesini önlemek için olduğunda, hissiniz...
“Gerçeklik”, her insanda ve toplumda tartışmasız önemli bir ütopyadır. Her söylem ve eylemin algısı gerçek olduğunda dikkate alınır ve değer verilir. Aslında bu değer kolay elde edilmediği için çok yüksekte tutulur; çünkü gerçek katmanına ulaşmak zordur. İnanırlılık, tutarlılık, netlik, etik değerler, doğru tavır ve güven gibi dinamiklerin etkisiyle ortaya çıkan...
Bilim Dünyası, 18. Yüzyıl’da “Newton Yasaları” ile farklı bir boyuta geçti. Görünen her şeyin bir “mekaniği” olduğunu, içinde “değişim enerjisi” sakladığını, her mekaniğin “keşfedilmeyi” beklediğini formüle etti. Bir elmanın yere düşmesi ile başlayan süreç, “Yerçekimi Kanunu”nun keşfine yol açarak bilim dünyasında devrim yarattı. İki cismin etkileşiminde “etki – tepki” ilkesini...
-“Sen kimsin?” diye bir soru ile karşılaştığınızda küçük bir sessizlik anı oluşur. O küçücük zamana o kadar şey sığdırırsınız ki düşünceler fırtınaya döner. Cevabınız geciktikçe fırtınanın şiddeti daha da artar. -“Görüyorsun ya benim işte!” diyesiniz gelir ilk anda; ama kendinizin kim olduğunu en doğru nasıl söylerim diye düşünürken, arka plandaki...
Kaynaklarda; “güzellik hissi uyandıran, güzellik duygusu veren” olarak tanımlanan bir felsefe terimidir estetik. Güzellik; “algısal bir hoşluk duyumsatan” olarak tanımlanır. Tanımların benzerliğinden de anlaşılacağı üzere güzellik ve estetik birbirinin içine girmiş, yapışık ikiz kardeştirler. Her insanın nedenini bilmeden, yaptığı işten baktığı yere kadar hayatının her konumunda görmek istemesi; bu ikiz...
“Kabullenme” ile her an zıtlaşma halinde olan “Kabul”, şuur katında güçlenir. İçsel dengelerin etkisi ile davranış haline geldiğini gözlemlediğimiz bu süreç, bilinç arenasında gerçekleşir. Arena tam bir er meydanıdır. Çok güçlü olmadan oraya çıkılmaz. “Kabul”e, bilincin desteği olsa da kabullenmenin müşterisi daha çoktur; çünkü bilinç katmanına çıkmadan kolayca gerçekleşir! Arenada “kabul”ün...
“Etik” kavramı, önemli yaşam dinamiklerinden biridir. Davranışları ne kadar etkilediğinden öte, sosyolojik ederinin fazla olmasıyla anılır. “Dürüstlük, insan onuruna ve emeğine saygı, nezaket, özerklik, adalet, özgürlük, sorumluluk, güven, güvenilirlik, doğruluk, nesnellik, açıklık, özeleştiri, çevreye ve doğaya duyarlılık, canlı haklarını koruma” olarak tanımlandığını görüyoruz. Toplumda bu değerlere sahip olan insanların çokluğu...
İnsanın iç dürtüleri ile davranışları arasındaki farklılıkların sebep olduğu dengesizlik, davranışları tutarlılık rayından çıkarır. Kimse fark etmese de güçlü bir his duruma el koymaya başlar; özgürlük. Davranışın asıl dürtüsü olma çabasıyla iç duvarların yamaçlarını tırmalamaya başlayınca, bireyi zora sokar. Duvarları aşamayacağı ortaya çıkınca; yargılanma başlar. Zor bir süreç başlamıştır. Surlar...
Ne kadar kaçılırsa kaçılsın, zaman zaman her insanın paçasına yapışması engellenemeyen garip bir his vardır; yalnızlık. Kaynaklarda: “İnsanın boşluk duygusuyla karışık kendini, dünyadan kopmuş hissetme duygusu” olarak geçmesi, her zaman hissedilebileceğinin de kanıtı gibidir. Elbette kastedilen fiziksel yalnızlık değildir. Kalabalıklar içinde bile kimse yokmuş gibi ortaya çıkan his, ruhsal yalnızlıktır. “Boşluk” kelimesinin...
İnsan hayatında her an belirgin bir şekilde tezahürünü gördüğümüz; ama görünmeyen iki temel donanım vardır. Onlar, hayatın seyrini değiştirme gücüne sahiptir. Yaşamla insanın savaşında en önemli silahı konumundadır. Yaşamın acımasızlığı onların etkin gücü karşısında azalır veya yön değiştirir. Yaşamdan elde edilen hayat formuna onların gücüyle ulaşılır. İnsanın duruş, davranış ve...
12