Yaşam Hakkı
Mutlu bir yazı olacaktı.
Hafta başı motivasyon arttıran, şampiyonluk sevinci içeren biraz şımarık, biraz neşeli bir yazı olacaktı.
Olamadı…
Havayi fişekler patlayacak gülüp eğlenecektik, insanlar havaya uçtu.
Ölüm herkes için erken, kimse sevdiğinden vaz geçemez, 100 yaşına gelse bir yıl daha olsaydı der, kolay mı sevdikten vazgeçmek.
Değil elbet ama ölenler çocuklar olunca, gerçekten çok erken oluyor.
Aylardır bitmeyen bir katliam var.
Arap sevmeyen çok insan var yakın çevremde, arkadaşlarımın arasında, benimde en sempati duyduğum millet değil açıkçası.
Böyle bir ifade şık değil farkındayım ama konuşurken başka, yazarken başka olmak da bana uygun değil.
Mesele benim sempati listem değil şimdi, hatta benden bahsetmek bile abesle iştigal şu anda.
Çocuklar öldü, ölüyor…
Anneler birbirini teselli edemiyor çünkü ya onlarda öldü ya da bir veya daha fazla aile ferdini kaybetmiş durumdalar.
Ne yapılır bilmiyorum, dikkat çekmek, gündemime dahil etmek tek yapabildiğim.
Savaş bile değil farkında mıyız, beşikte diyecektim beşikleri de yok.
Bebekler, çocuklar ölüyor, kadınlar reel olarak ölmedilerse, acıdan ölüyorlar.
Yaşadıkları işkence, tecavüz, acı, aşağılanma, çaresizlik ifade edilir gibi değil.
Bunları bizde görüyoruz, biliyoruz diyorsanız yazının amacını da yazayım.
Ne olur yetiştirdiğimiz nesli merhametsiz, öfkeli büyütmeyelim.
Arap ya da başka bir ırk olmaları, çocukların öldürlmesini meşru kılmasın.
Savaş gerektiren bir durum varsa hep beraber savaşalım, ülkemizin bölünmez bütünlüğü, bayrağımız, milletimizin varlığı, cumhuriyeti korumak, Atatürk ilke ve inkılapları için hep beraber ne lazımsa yapalım. Bunlara saygılı,değerini bilen sadece biri için bile mücadele edecek evlatlar yetiştirdik, yetiştirmeye devam edelim.
Lakin bizim çocuklarımız bizden duyarsızlığı, kini, nefreti, öfkeyi öğrenmesinler.
Arap olduğu için bir bebeğin ölümü onları ilgilendirmiyorsa, biz bu duyarsızlıktan sorumluyuz.
Dünyayı sevgi kurtaracak diyorum ya, hala her şeye rağmen diyorum ya, bu defa sizde ses verin birlikte de sevgiyi dillendirelim.
Tek beklentim vahşeti meşru kabul etmememiz.
Ben akşam uyuyamadım.
Hiç bir canlı sebebsiz yere başka bir cana kastedemez.
Savaş büyüklerin arasında insanlık ayıbı olmaksızın yapılabilir.
Ne Filistin’de, ne Ukarayna’da ne de başka bir coğrafyada günahsız bebekler, çaresiz kadınlar insafsızca zarar görmemeli.
Biz haftalardır sokak hayvanları yasası, zarar gören insanlar, ne yapılmalı, ne yapılmamalı diye işe yarayacak, her canı koruyup, sorun çözecek yolları dile getirmeye çalışıyorduk.
Gündem hepinizin malumu.
Sokakta ki canlar uyutulmasın, o canlardan kimse zarar görmesin, her canlının sağlıklı yaşama hakkını koruyalım. Allah biliyor ya birazcık umutlanmıştım hassas, duyarlı insanlar olmaya bir adım yaklaşıyor muyuz diye.
Sevdiklerim, canım arkadaşlarım, değerli okurlar ne olur katliamların hiç biri için duyarsız kalmayın.
Dünya herkese yetecek kadar büyük, herkes için güzelliklerle dolu, sevginin merhametin değerini unutmayalım, unutturmayalım.
Sevginin karşılığı mutluluk.
Hiç bir maddi şart sevgiden daha değerli olamaz, olmamalı.
Dünya da bir canı kırmaya, yok etmeye, sevgiden daha değersiz kılmaya karşılık gelecek ne olabilir ki?
Neyse sevmeye, duyarlı olmaya, merhamet taşımaya devam.
Sevgiyle kalın, mümkünse…
Nerede bir can ölse
Oralı olur yüreğim.
Olmalı zaten.
Olmazsa insan olmaz yüreğim.
Ahmed Arif