Fonksiyonel Tıp – 2

02.11.2024
A+
A-

Fonksiyonel Tıbbın tanımını yaptığımız  ilk yazımıza detaylara girerek devam edelim.

Fonksiyonel Tıp nasıl doğmuştur, nelerle ilgilenir, hangi hastalıklar fonksiyonel tıbbın alanına girer ?

Bu sorulara cevap vermeden önce akut ve kronik hastalıklar nelerdir, bu tanımı yapmak doğru olacaktır.

Akut hastalıklar; nedeni belli olan, hızlı başlayan ve genelde kısa süren tıbbi durumlardır. Sıklıkla vücudun bir bölümünü ilgilendirir ve yapılan müdahalelere, tedaviye genelde iyi yanıt verir. Her türlü yaralanma ve kazalar akut hastalıktır. Enfeksiyon hastalıklarının da büyük çoğunluğu bu tanımın içine girer.

Kronik hastalıklar ise altta yatan birçok sebebi olan, yavaş ve sinsi başlayan, vücudun birçok bölümünü ilgilendiren, uzun süreli hastalıklardır. Diyabet, kalp damar hastalıkları, alerjik ve romatizmal hastalıklar kronik hastalıklara örnek olarak verilebilir.

İşte Fonksiyonel Tıp bu kronik hastalıklar ile ilgilenir.

Kronik hastalıklar buz dağının görünen kısmı gibidir. Hasta birkaç şikayet ile hekime başvurur ancak detaylı anamnez ve tetkikler ile görünmeyen kısmının ne kadar derin olduğu anlaşılır.

Bazı hastalıkların temeli anne karnında atıldığından hastanın sorgulaması çok detaylı bir şekilde yapılmalıdır. Hastanın doğum sürecinde annesinin hastalıkları, doğum şekli, aşılamaları, anne sütü alıp almadığı ve süresi, çocukluk çağı hastalıkları gibi yıllar önceye dayalı bilgiler alerjik ve otoimmun hastalıklar başta olmak üzere bir çok kronik hastalığın temeline ışık tutar.

Hastanın bize başvurduğu sıradaki şikayetlerinin altında nelerin yattığı yani kök sebepler doğru tespit edilirse tedavimiz de geçici değil kalıcı bir iyilik haline dönüşmüş olur.

Nedir bu  Kök Sebepler ?

  • Toksinler ( her türlü kimyasallar, ilaçlar ve pestisitler )
  • Genetik risk ve yatkınlık
  • Duygusal travmalar
  • Stres
  • Uyku bozuklukları
  • Hareketsiz yaşam
  • Besin yetersizlikleri
  • Sindirim bozuklukları

Her biri son derece önemli olan bu faktörler tek tek araştırılmalı, varlığı tespit edilirse derhal üzerine yoğunlaşarak gereken dokunuşlar yapılmalıdır.

Fonksiyonel Tıp yaklaşımının Klasik tıbbi tedavi ve yaklaşımlardan farkını en güzel anlatan  Fonksiyonel Tıbbın 4 P prensipleridir.

  • Predictive yani öngörücü olmak ; hastalıklar henüz başlamadan hastalığa yol açması muhtemel faktörleri tek tek tespit etmek. Örneğin meme kanserini çok erken evrede tespit etmek ile övünmek yerine meme kanserine zemin hazırlayacak faktörleri görebilmek.
  • Preventive yani önleyici olmak; tespit edilen faktörleri henüz hastalık oluşmadan önlemek.
  • Personalized yani kişiselleştirilmiş olmak; hastayı kendi özel durumu içinde değerlendirmek. Her alerji hastasına aynı ilacı vermemek, her obeze aynı diyet listesini vermemek gibi.
  • Participation yani katılımcı olmak; hastanın tedavi sürecinde teslimiyetçi değil bizzat sürece katılım göstererek aktif rol oynamasını sağlamak. Bu hastanın hem kendini daha iyi tanımasını sağlar hem de tedaviye bağlılığını arttırır.
  • Bu 4 ana prensip Fonksiyonel Tıp yaklaşımının ana hatlarını oluşturur.

    Fonksiyonel Tıbba ihtiyaç nasıl doğmuştur, şimdi bunu konuşalım. Yıllar içinde hızla gelişen bilim ve bunun tıpta kullanımına, her türlü üstün teknoloji ile donatılmış laboratuvar ve görüntüleme yöntemlerine, bir çok çalışma ve testten sonra bulunan yeni ilaçlara rağmen kronik hastalıklar ülkemiz de dahil tüm dünyada hızla artmaktadır. Yine de önlenemeyen kronik hastalıklardaki artış hızı tıp dünyasında “ biz nerede yanlış yapıyoruz, neyi göremiyoruz ? ” sorularının yüksek sesle konuşulmasına neden olmuştur. Bilimin tıbba bu yüksek yoğunlukta hakimiyeti tıbbı tamamen bilimsel çalışmalara bağlamış, hastayı değil adeta hastalığı ve hastalığın bozduğu organ ve laboratuvar sonuçlarını tedavi eder hale getirmiştir. Tahlil sonuçlarını düzeltmenin ise hastayı iyileştirmek için yeterli olmadığı hastaya bütünsel olarak bakmanın zorunluğu doğmuş ve kabul gören yaklaşım olmuştur.

    Kronik hastalıkların tedavisinde kökten ve kalıcı çözüm için çalışan Fonksiyonel Tıbbın hangi hastalıkta nasıl bir yaklaşım önerdiğini ise bundan sonraki yazılarımda paylaşacağım.

    Sağlıkla kalın…

Yazarın Son Yazıları
15 Ekim 2024
13 Eylül 2024
29 Eylül 2024
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.