Yaşamın en acımaz hali, beklenmedik zamanda insanın hayatını alt-üst edecek duruma yataklık etmesidir. Bu yataklığın, elbette bir nedeni ve işlevi vardır. Sebep-sonuç ilişkisinin pek de çözülemeyen girdabında, dönme dolap gibi kendi zıddıyla yer değiştirip kendi enerjisini sağlar. Duvarda asılı duran saatin durmadan ileri geri oynayan zemberek telinin gevşeyip daralması gibidir....
Etiket: Ahmet Bayındır
İnsanın, bireysel becerilerle elde ettiği donanımlarının gücü ederince, yaşam tarafından sunulan yaşamsal değerler, hayatın nasıl ilerleyeceğini belirler. Hayatın seyri, arzu edilen gibi olmadığında, bireysel beceri ve donanım eksikliğinden dolayı olmadığı kabul edilmesi zor olsa da o öyledir. Oysaki “Mutlu ve güçlü olmak, yaşamın her şeyi önümüze sunduğunu görebilme şansıdır.” Bu...
Toplumsal anlayışta çocukluktan başlayarak gizli bir beklenti vardır; -“Her şey iyi ve güzel olmalı.” Toplumsal değerlerin öğretilerindeki bu beklenti, nedense sadece olumlu ve mutluluklar üzerinedir. Beklentilerden zor çıkıldığı için hayatın görünmeyen ters yönlerinin sözü bile edilememektedir. Sanki hayata sadece mutluluk veya olumlu şeylerin tanıklığı için geldiğimiz, bilinçaltımıza işlenmektedir. İleriki hayata...
Algı, “mantığı, duyguya çevirmek” olarak tanımlanır. Duyu organları aracılığı ile duyulan, görülen, hissedilen ve tadılan bir şeyin bedendeki tezahürüne her insan farklı tepki verdiği için davranış şekli de aynı olmaz. Davranışa giden yolun zor bir yol olduğu düşünüldüğünde; histen başlayıp düşünce ve duyguyu geçerek yapılacak olan davranışın onayı için beynin...
Günümüzde eğitimin temeli olarak belirlenen sistemin yerine, iletişim ve problem çözme becerileri ve teknolojik okuryazarlığın öne alınması, ileri toplumun manifestosu olarak algılanmalıdır. Elbette mevcut öğretim teknolojileri ve eğitim programlarına sıkı sıkıya bağlı olan statükocu düşünceler de vardır. İleri toplumun olmazsa olmazı, öğrenen insanın öğrendiğini kendi hayatına nasıl yansıtacağı olmalıdır. Böylelikle...
İnsan davranışlarında ara sıra ortaya çıktığı zannedilen; aslında her an ortaya çıkmaya hazır, fırsat kollayan bir dürtü vardır; kıskançlık. Ortaya çıktığında, kabullenilmesi zor olsa da sonunda haklılık yönündeki düşünceler çok çabuk ortaya saçılmaya başlar. Haklılık, akla gelmedik sözlerle sığınak haline gelerek tüm duyusal tezahürlerin ortada olduğu gerginlik, kaçınılmaz hale gelir....
Hayatta hem tekrarlanan hem de tekrarlanmayan olayların olması, insanın yaşam anlamını derinleştirirken rehavete de sürüklediği olur. Tekrarlanan olayların hep olacağı zannı, tekrarlanmayanların değerinin anlaşılamamasına yol açsa da o, olduğu gibidir. Bir defa olmuştur. Tekrarlanan olayların bilimsel ve istatiksel yanının tekrarlanmayanlarda olmaması onu, daha değerli kılması gerekirken; bu değer, çoğu zaman...
Yaşam, tüm canlıları içinde barındırarak her canlının canlılıklarını hissettikleri koca bir arenadır. Orada öyle karmaşık ve hırçın çatışmalar vardır ki her canlı, kendine hediye edilen sürede bunlara tanık olur. Karmaşıklığın az veya çok hissedilmesini belirleyen asıl unsur ise insanın zekâ ve aklının tezahür derecesi ile orantılı olduğu anlaşıldığında; alınan nefesin...
Bilincin “farkında olma hali” olarak tanımlanması, farkındalıkla ilişkisini anlatır. Farkındalığın da “etrafımızdaki günlük olaylara, deneyimlere, düşüncelere ve yaşama olduğu gibi bakabilme” yetisi olarak tanımlandığını düşünürsek; bilincin asıl dinamizm ve gücünün farkındalık olduğu ortaya çıkar. “Bir şeyin farkında olan insanın, bilinci de yerinde demektir.” görüşü ise bilincin, farkındalıkla bütünleşik halde olduğunu ortaya koyar. Farkındalık, “duyular vasıtasıyla bilginin analiz edilerek yaşamsal durumlarda...
Kaynaklarda “Önyargı, bir kişi ya da durumla ilişkin yeterli bilgi edinmeden, önceden peşin bir karara varmış olma durumudur.” olarak tanımlanır. Peşin karar nasıl gelişecektir? Bilgi yoksa nasıl bir sonuç olacaktır? Gelişen kararı ne etkilemiştir? Bu sorular başka bir etkinin olduğunu düşündürür. İnsanın doğumundan itibaren en yakın çevreden edindiği “Tüm deneyim ve...
Bilimsel kaynaklarda, “özgüven iki aşamada gerçekleşir” görüşü vardır. İlki; “kendisi için önemli olan bir alanda başarı sağladığında” diğeri; “Başarısının, çevresindeki insanlar tarafından kabul görüldüğünde.” Bu iki halin gerçekleşmesi, bireyin içten içe kendiyle gurur duyduğu andır. Bu gurur, sadece egonun tatmini değildir. İçi içine sığmaz olur. Mutlu olduğunun hissiyle çevresine enerji saçar. Dış görünüşünde bir ışıldama fark edilir. Etrafında gelişen...
Düşünce, hayatın tüm evrelerinin belirleyici unsurudur. Düşüncenin kökü ise his. Değişim sürecini de belirleyen bu kök, duyguya giden yolu açan greyder gibidir. Greyderin, neyi şarampole kürüyeceğinin belirsizliği korkuya sebep olsa da engellenemez. Ansızın bilince düşen his, insan iradesinin etkisi dışındadır. Olmadık zamanda, olmadık yerde ve olmadık anda geldiğinden hazırlıklı olmak...
12